Koroner anjiyografi, kalbi besleyen damarların (koronerler) görüntülenmesi işlemidir. Kalp damar hastalığından şüphelenilen veya damar hastalığının sonuçlarına maruz kalan (örn. kalp krizi) hastalarda kalp damar hastalığının hangi yöntemle tedavi edileceğini belirlemek amacıyla koroner ajiyografi yapılır. Yani, koroner anjiyografi bir tedavi yöntemi olmayıp, hastalığın tanısı ve derecesini belirlemede kullanılan girişimsel bir tanı yöntemidir. Koroner anjiyografi ile kalbi besleyen damarlarda darlık veya tıkanma olup olmadığı, darlık veya tıkanıklığı derecesi ve yeri net olarak görülerek, tedavi gerekip gerekmediğine ve hangi yöntemle (ilaç, balon ve/veya stent, by-pass ameliyatı) tedavi edileceğine karar verilir. Koroner anjiyografi nasıl yapılır? Anjiyografi sırasında koroner damarlara ulaşmak için kasık veya el bileğinde bulunan atar damar kullanılır. Hasta masaya yatırıldıktan sonra, giriş için kullanılacak bölge antimikrobiyal solüsyonla temizlenerek steril örtü ile kapatılır. Giriş yapılacak bölgeye uyuşturucu uygulandıktan sonra atar damara bir iğne ile girilerek kullanılan kateterlerin giriş ve çıkışını sağlayacak bir kılıf yerleştirilir. Bu işlem esnasında hastanın kalp ritmi ve kan basıncını takip için düzenek ayarlanır. Kalbi besleyen sağ ve sol koroner damarın ağzına yerleştirilecek şekilde kateter kılıftan ilerletilir. Görüntülenecek damara girildikten sonra kateter içinden boya maddesi (kontrast) verilerek farklı pozisyonlarda damar görüntüleri daha sonra incelenmek üzere bilgisayar ortamına kaydedilir. Bu  görüntülerin oluşturulması için röntgen cihazı kullanılır.  İşlem yaklaşık olarak 10-15 dk sürer. İşlemin ardından giriş yerindeki kılıf çıkarılır. Eğer kasıktan anjiyografi yapılmışsa, kanamanın durması için bir süre kasığa basmak ve yaklaşık 6 saat boyunca hastanın hareketsiz kalması gerekir. Bazı özel tıkayıcı maddeler kullanılarak bu süre kısaltılabilir. El bileğinden anjiyografi yapılmışsa sadece 1-2 saatlik bir gözlem yeterlidir. Uzun süreli baskı veya hareketsiz yatış gerekmez. Anjiyografi için giriş yeri olarak kullanılan bölgede iyi kanama kontrolü sağlanamazsa anjiyografi sırasında en sık görülen olumsuz olay olan giriş yerinde kanama olur. Bu durum özellikle kasıktan yapılan anjiyografide daha sık görülür. Baskı iyi uygulanamamış, anjiyografi sonrası kısa sürede hasta hareket etmişse, özellikle kan sulandırıcı ilaçlar da kullanan fazla kilolu hastalarda anjiyo yeri çevresinde ciltaltına kan sızmasından dolayı bazen dize kadar bile inen morarma, ağrı ve şişlik görülebilir. Hematom olarak isimlendirilen bu durumda veya kasık damarında zedelenme durumlarında kasık bölgesindeki bu sorunları gidermeye yönelik ameliyat gerekebilmektedir. Kimlere koroner anjiyografi yapılır? Koroner anjiyo, kalp damar hastalığı ile ilişkili şikayeti olup, diğer testler veya bulgulardan kesin tanı için gerekli veri elde edilemeyen durumlarda yapılır. Koroner anjiyo yapılmasının pratikteki ana amacı, kalp hastalığı ile ilişkili şikayeti olan veya kalp damar hastalığının sonuçlarına maruz kalmış (örneğin kalp krizi) kişilerde kalp damar hastalığının ciddiyeti, yaygınlığı ve hangi yöntemle tedavi edileceğinin belirlenmesidir. İlaç tedavisi, balon veya stent ve by- pass ameliyatından hangisinin uygun olduğu koroner anjiyo sonrası belirlenir.   Koroner anjiyo yapılmasının diğer bir amacı ise, kapak hastalığı gibi başka bir kalp ameliyatı gereken ve kalp damar hastalığı için risk taşıyan kişilerde ek olarak by-pass gerekip gerekmediğinin ortaya konmasıdır. Hangi durumlarda kol veya el bileğinden anjiyo yapılır? Kol veya el bileğinden yapılan anjiyografi, kanama riskinin az olması, sadece anjiyografi yapılan hastalarda gece boyu hastanede yatış gerekmeyip 1-2 saatlik gözlem sonrası eve gönderilebilmesi, anjiyografi sonrası uzun süre hastanın yatmak zorunda kalmaması ve diğer konforlu taraflı nedenleri ile özellikle hastalar tarafından tercih edilir. Ancak, kol veya el bileğinden yapılan koroner anjiyografi, özellikle deneyimli olmayan kişiler tarafından yapıldığında işlem süresinde uzamaya ve işlemin başarıyla bitirilmesinde yetersizliğe neden olabilmektedir. Kol veya el bileğinden anjiyografi yapmanın en önemli şartı, elin kanlanmasının 2 damar tarafından sağlandığının kanıtlanması gereğidir. Bu basitçe özel bir testle (Allen testi) ortaya konabilir. İkili kanlanma olmayan hastalarda el bileğinden yapılacak anjiyografi sonrası elde gangren gelişebilmektedir.  Deneyimli kişiler bazı özel durumlar dışında rutin olarak koldan anjiyografi yaparken, gündelik pratikte özellikle tercih edileceği durumlar vardır. Bunlar; Kasık yoluyla kalbe ulaşamama; Kasığa giden ana atar damarda (aort) özellikle yaş nedeniyle aşırı açılanma ve kasığa giden atar damarlarda (aort ve dallarında) darlık veya tıkanmalar Hastanın kısa sürede taburcu edilme düşüncesi Devamında girişimsel başka işlem düşünülmeyen ve sadece kalp damarlarının görüntülenmesi gereken durumlar (örn. kapak operasyonu) Kasıkta kanama veya komplikasyon riski olan özellikle aşısı şişman hastalar Hasta tercihi Özellikle hastalar açısından birçok avantajı olmakla birlikte, el bileğinden yapılan anjiyo ve stent işlemi deneyimli olanlar hariç operatör için genellikle kasıktan yapılan işlem kadar kolay ve seri olmaz. Koldan anjiyo ve stent yapmanın; her kateteri kullanamamak, kateterleri gerekli pozisyonlara yönlendirip sabitlemedeki zorluklardan kaynaklanan üstüste denemeler yapma gerekliliği, buna bağlı olarak uzayan işlem süresi ve bunun doğal sonucu olarak hastanın maruz kaldığı radyasyon ve kontrast maddenin artması gibi olumsuz yönleri vardır. Koroner anjiyografinin yol açabileceği sorunlar nelerdir?   Daha önceden bahsedildiği üzere korner anjiyo sonrası en sık görülen sorun giriş yerinde kanama veya hematomdur. Nadir de olsa, giriş yeriyle ilişkili, damar zedelenmesi, damara giriş yerinde pıhtı oluşmasına bağlı damarın beslediği alanda beslenme bozukluğu (veya gangren) görülebilir. Koroner anjiyografi sırasında yol olarak kullanılan ana atar damarda (aort) ve koroner damara yerleşme yerinde yırtık (diseksiyon) oluşabilir. Aort damarındaki yırtılma genellikle masum seyrederken, koroner ağzındaki yırtılma kalp kriziyle ve ölümle sonuçlanabilir. Bu risk özellikle ciddi koroner sorunu olan kişilerde ve özellikle ana damarda darlık olanlarda daha fazladır. Anjiyografi sırasında bu tarz ölümcül sorunların olasılığı kabaca 1000 hastada 1’dir.   Koroner anjiyo sırasında, en sık olabilecek sorunlardan biri kullanılacak boya maddesinin (kontrast) yol açtığı allerji, böbrek yetersizlği ve takipte olabilecek geçici veya kalıcı diyaliz gereksinimidir. Bu sorunlar, özellikle yaşlı hastalarda, öncesinde böbrek sorunu olan hastalarda, uzun süreli şeker, kalp yetersizliği ve tansiyon hastalarında, zayıf hastalarda, anjiyo esnasında fazla miktarda kontrast madde alan hastalarda daha sık görülür.